Hükümet tarafından başlatılan çözüm süreciyle birlikte özerk bölge konusunun sıkça konuşulduğunu ve böyle bir gelişmenin olması halinde ciddi sıkıntılarında beraberinde geleceğini söyleyen TOBB Kadın Kurulu Kurucu Başkanı ve Anadolu İş Kadınları Derneği Kurucu Başkanı Hayriye Ersoy, “Dünyadaki veya Avrupa’daki hangi sanayici özerk bölgeye yatırım yapmak isteyecektir?” dedi.
Çözüm sürencinde bir takım tavizlerin verildiğini, birilerinin bu durumdan mutlu olacağını, bu tavizlerin sonucunda birilerinin de koltuklarında oturacaklarını ifade eden TOBB Kadın Kurulu Kurucu Başkanı ve Anadolu İş Kadınları Derneği Kurucu Başkanı Hayriye Ersoy, “Birileri de koparmak istedikleri kara parçalarını koparacaklardır” şeklinde konuştu.
Yıllardan bu yana Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan insanların bölgelerinde terörün bu hakim olmasından ötürü gerekli olan hizmeti alamadıklarını belirten TOBB Kadın Kurulu Kurucu Başkanı ve Anadolu İş Kadınları Derneği Kurucu Başkanı Hayriye Ersoy, “Bugün yaşanan sorunların patlak vermesinin en büyük nedeni gerekli olan yatırımların bu bölgeye yapılmamasıdır. Bu insanların yaşam koşulları ve geçim sıkıntısı bu sorunu yaşamasının temel nedenidir. Çünkü bu bölgede yaşayan insanların çoğunun maddi durumu iyi değil. Bizler devre de olmazsak şeytanlar devrede olur. Biz bu insanlara ne gibi bir imkan sundukta, onlardan ne bekliyoruz. Küçük yaşlarına rağmen sokaklarda eylem yapan çocuklara hangi şekilde vaktimizi ayırdık. Hangi fabrikaları o illerde açtık. Hangi iş imkanlarını onlara sunduk ki, “Bugün siz neden sokaklarda eylem yapıyorsunuz?” diyoruz. Bu konuda hem devletin bir takım eksikleri oldu. Hemde bu insanlar devlet politikalarının yanlışlarının kurbanı oldular. Böylelikle bu insanların hükümetlerin zamanında yapmış olduğu yanlışların kurbanı olduğu bir gerçektir. Bir saatten sonra zaten bir yapı güçlendikten yani kemikleştikten sonra sizin o olayı yumuşatmanınız mümkün olamaz. Bu kadar yıldır bu bölgelere ne kadar iş imkanı da çekseniz çekin, bu olayın çözümü çok uzun vadede olacaktır. Bugün hükümet tarafından gerçekleşen çözüm sürecinin tek iyi yönü kanın akmamasıdır. Bu gelişme olumlu bir gelişmedir. Bunun dışında da çözüm süreciyle ilgili olarak 30 yıldır bir savaş ortamı varken, birden bire bu silahların susması neye istinaden oldu? “Pirince gitmeden evdeki bulgurdan olmayalım” mantığıyla yola çıkılıyor. Acaba bu konuda ne tavizler verildi? Özerk bölge konusu bugünlerde çok sıklıkla konuşulan bir konu. Özerk bir bölge olduğunda bu bölgede yaşayan insanlar kendi ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklar? Bu bölgenin çok büyük petrol kaynakları mı var, yoksa çok büyük bir turizm potansiyeli mi var? Özerk bölge yönetimi hangi şekilde kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek ki?” diye konuştu.
“Verilen bir takım tavizlerle bu toprak parçaları elden gidiyor”
“Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi acaba gözardı mı edildi?” sorusunu hükümet yetkililerine yönelterek, eleştirisini yapan Başkan Hayriye Ersoy, şunları kaydetti;“Bu süreçte bir şeyler gözden mi çıkarıldı da silahlar sustu? Bu durumda bu bölgeye hangi sanayici gelir? Gözardı edilen bölgeye hangi sanayici gelebilir ki? Dünyadaki veya Avrupa’daki hangi sanayici özerk bölgeye yatırım yapmak isteyecektir? Devlet güvenin olmadığı, bölünmüş küçük bir parçanın, güvenin olmadığı yerde kim gelip, yatırım yapabilir ki? Öyle bir şey olmuş olsa yatırımcılar şuanda o bölgeye yatırım yaparlar. Çözüm sürencinden anladığım kadarıyla bir takım tavizler verilmiş durumda. Birileri bu durumdan mutlu olacaktır. Bu tavizlerin sonucunda birileri koltuklarında oturacaklar. Birileri de koparmak istedikleri kara parçalarını koparacaklardır. Olan yine bu bölgelerde yaşayan gariban insanlara, topraklarını bir yerlere kaptıran insanlara olacaktır. Kürdü’de, Türkü’de Kurtuluş ve Çanakkale savaşlarında kan döktüler. Her şey bu toprak bütünlüğünü korumak uğruna yapıldı. Ancak şimdi ise verilen bir takım tavizlerle bu toprak parçaları elden gidiyor. “Toprak parçaları da gitti” diyelim. Bir faydası olacaksa, bu insanlar bu bölgede çok iyi yaşayacaksa, istihdam yaratılabilinecekse, güçlü bir devlet yapısı olabilecekse insanlar ölmesin, aş, iş imkanı olsun. Ama daha büyük tehlikeler geliyor. Burada ülke küçültülerek, büyük dış güçlerin maşası yani kuklası haline getirilecek bir durum söz konusu. Irak’taki, Suriye’deki bölünmeyi görüyoruz. Bu kişiler bu bölgede ve Ortadoğu coğrafyasında emelleri olan insanların istekleri gibi at oynatma zeminini hazırlayacaklar. Bu anlamda çözüm sürecinden verilmiş tavizlerin olduğunu görmekteyiz. Bu çözüm sürecinin bir tek iyi yanı şuan için kanın akmamasıdır.”