Hayvancılık can çekişiyor
28 Nisan 2010
Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Denli,et fiyatlarındaki artışın asıl nedeninin Türkiye’nin ulusal hayvancılık politikası olmamasına bağladı.
Hükümetin tüm gayretlerine rağmen et fiyatlarındaki artışın durmamasının, sorunun sadece spekülatörlere bağlı olmadığını gösterdiğini ileten Muzaffer Denli, ortada çok ciddi bir et üretimi sorunu bulunduğunu ve kalıcı çözüm için bir an önce sorunların tüm detaylarıyla ele alınması gerektiğini belirti.
KAÇAK VE KAYIT DIŞI HAYVAN SAYISI FAZLA
Artışın en büyük nedeninin Türkiye’nin ulusal bir hayvancılık politikasının olmaması olduğunu belirten Denli ” Yani ne kadar sayıdaki hayvandan ne şekilde ve ne düzeyde verim almamızı belirten bir projeksiyona sahip değiliz. Ayrıca, küçükbaş hayvan sayısındaki azalmalar, kaçak ve kayıt dışı hayvan sayısı ve et üretiminin fazla olması, yüksek yem maliyeti, hayvanlardan istenen verimin elde edilememesi, hayvancılık ile ilgili bileşenlerin belli bir koordinasyon içerisinde çalışmaması ve üretici ile pazar arasında sağlıklı bir örgütlenmemenin olmaması kırmızı et fiyatındaki artışın diğer sebepleridir” dedi.
GÜNEYDOĞUDA BÜYÜK AZALMA VAR
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre son yıllarda (2000-2008) koyun ve keçi sayılarında sırasıyla yüzde 16 ve yüzde 22 düzeyinde bir azalma meydana geldiğini aktaran Muzaffer Denli, Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde tarımsal nüfusun azalmasına bağlı olarak azalan küçükbaş hayvan sayısının bu oranı yükselttiğini ifade etti.
Denli sözlerini şöyle sürdürdü. “Kırmızı et fiyatlarındaki dalgalanmaların en önemli nedenlerinden biri de toplam üretimin içinde yaklaşık yüzde 40 gibi çok yüksek bir paya sahip olduğu tahmin edilen kayıt dışı hayvan sayısı ve et üretimidir. Kaçak ve kayıt dışı hayvan sayısının fazla olması hayvancılıkta izlenebilirliği ortadan kaldırdığı gibi hayvancılığı sektörel hale getirmeye çalışan üreticilerin gayretlerini de boşa çıkarmaktadır. Son yıllarda tarımsal üretimin kısıtlanarak birçok tarımsal ürünün ithal edilmesi, et üretim maliyetinin yaklaşık olarak yüzde 70’ni oluşturan yemin maliyetini de artırmaktadır. Hayvan yemlerinde en fazla kullanılan mısır ve soya ve bunların ürünleri çok büyük miktarlarda ithal edilmektedir. İthal edilen bu ürünlerin fiyatları artarken, et fiyatının düşürülmesini beklemek ne kadar gerçekçi bir yaklaşım olur düşünmek gerekir. Hayvancılığın çoğunlukla küçük çaplı aile işletmeleri şeklinde yapılması ile üretici ve tüketici arasındaki pazarın ara kademelerindeki örgütlenmenin yetersizliği ve çarpıklığı üretici ve tüketiciyi ekonomik olarak olumsuz etkilemektedir. Yani haksız bir tefeci kazancı söz konusudur.”
İTHALAT FAYDA GETİRMEZ, ZARAR VERİR
Et veya hayvan ithalatının önünün açılması ortalama her beş yılda bir farklı bir krizin etkisine maruz kalan ülke hayvancılığını olumsuz etkileyeceğini herkesin görmesi gereken bir gerçek olduğunu ileri süren Denli, Deli dana ve Kuş gribi vakalarının birçok et üreci firmayı üretim dışına ittiğini, et ithalatının uzun vadeye yayılmasının ise başta sektörel hale gelmeye çalışan hayvancılığımızı duraksatacağını ve sonrasında üretim dışına iteceğini kaydetti.
Et ithalatının yapılması ile son yıllarda Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ve Doğu Anadolu Projesi (DAP) hayvancılık hibe projeleriyle bölgesel bazda başlayarak ülke hayvancılığını geliştirmek amacıyla yürütülen politikaların bölgeler ve ulusal bazdaki başarısını da olumsuz etkileyecek bir girişim olduğunu vurgulayan Denli, “Tarım ülkesi olarak kabul ettiğimiz ülkemizin, tarımda dışa bağımlı bir duruma gelmesi herkes tarafından üzerinde önemle düşünülmesi gereken bir konudur. Bitkisel üretimde dışa bağımlılığın bizi nasıl çözümsüz bıraktığını geçen aylardaki GDO’lu ürünlerin ithalatında yaşamıştık. Hayvansal üretimde aynı sıkıntıları yaşamamız için kısa vadeli çözümler yerine üretimin esas alındığı uzun vadeli ulusal hayvancılık politikalarının bir an önce hazırlanıp hayata geçirilmesi gerekmektedir. Hayvancılık politikalarının belirlenmesinde konuyla ilgili bütün bileşenlerin yani başta ziraat fakülteleri olmak üzere veteriner fakülteleri, sektör temsilcileri, üretici birlikleri ve örgütlerinin dâhil edilmesi kalıcı ve rasyonel projeksiyonların yapılmasını sağlayacaktır.Dünyada yaşanan küresel ekonomik kriz, üretimin önemini bir kez daha göstermiştir. Kriz, küreselleşen dünyada gıda üretiminin ülkelerin geleceğinin belirlenmesinde en büyük silah olacağını açıkça göstermektedir. Gıda da dışa bağımlı hale gelmek bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket olacaktır.”dedi.