Her şey tamam, sıra rektörde !..
20 Nisan 2010
İşte Adıyaman Üniversitesi de yeni kurulan ve akranları arasında en hızlı büyüyen ve gelişen üniversitelerden birisidir.
Sayın Rektör beni bağışlasın o kısacık boyuna rağmen mangal gibi yürek, bitmeyen enerjisi ve ısrarlı takipleri sonucu kocaman işler başarmıştır kısa sürede.
Bunu iltifat falan olarak kabul etmeyiniz lütfen. Eylem planları, gelişim istatistikleri, bütçe rakamları ve YÖK verileri zaten beni doğrulamaktadır. Bırakın bu bilim adamını çalışsın dursun. Adıyaman böylesine kendi öz evlatlarından bir hamal bulmuş, başarılırını hep birlikte izlemeye devam edelim.
Dr. Adnan AĞIR
adnanagir@gmail.com
Demokrasinin en önemli argümanlarından biridir basın. Hele bu basın yerel olur zor şartlarda devamını sürdürmeye kalkarsa onun mücadelesi daha da makbul olur. Yöresinin gelişimi için katkıda bulunuyorsa onu desteklemek herkesin görevi olmalı. Ancak, basın özgürlüğü deyince doğrulardan uzak, tarafsızlığa gölge düşürecek girişimlerde bulunan bir basın gelmemeli akla. Böyle olursa o zaman düşünmemiz gerekir. Bu, ister yerel olsun, ister ulusal hiç fark etmez.
Kişi olarak, kurum olarak daha sı millet olarak objektifliği, dürüstlüğü, doğruluğu ve tarafsızlığı maalesef beceremedik, sınıfta kaldık.
Uzakta da olsak, memlekette olan bitenler teknoloji sayesinde anında gözümüzün önüne geliveriyor. Dünya küçük bir köy olduğuna göre Adıyamanda da olanlar hepimizin dağarcığına yer ediniyor bir şekilde.
Son 3-4 haftadır bir rektör türküsüdür söylenip duruyor. Bütün yazılanları, açıklamaları ve konuşulanları hayretle izliyorum. Adıyaman adına bir Adıyamanlı olarak da üzülüyorum. Üzülüyorum çünkü, ilin kalkınmasında, gelişmesinde, büyümesinde, işsizliğinin önlenmesinde, dünya ölçeğinde tanıtımının yapılmasında hiç yeri olmayan bir tartışmanın içinde buluyor Adıyaman kendisini.
GSMH ve TÜİK verilerine baktığınızda ilimizin nasıl da birçok veride alt sıralarda olduğunu görüyorsunuz değil mi? Bunun en bariz örneklerinden biri de ildeki yeşil kartlı vatandaş sayısı. Eğitimde, sağlıkta ya da kişi başına düşen milli gelirde hiç de iyi bir yerde değiliz.
Gelelim sayın Rektörün öyle mi dedi, böyle mi konuştu, sayın Vali ne cevap verdi, ne söyleyecek? Kaç gündür Adıyaman kamuoyu bunları konuşuyor. Demek ki diyorum kendimce; her şeyimiz bitti bu işlere ayıracak da çok zamanımız var, o halde bu tür fantezileri konuşmaya devam edelim.
Bildiğim bir şey var. Bir akademisyen olarak bunları yaşadığım için biliyorum. Üniversiteler kurulduktan en erken 20 yıl sonra ayakta durabilirler ancak. Bu süreçte hep inşaat, fiziki gerçekleşmeler, kadrolar vb sorunlarla boğuşur rektörler. Adeta bir müteahhit, bir maliyeci, bir personelci gibi çalışıp dururlar. Daha sı kurucu rektörler hamal gibi, amele gibi çalışırlar. Tek amaçları vardır, kurdukları üniversiteyi bir yerlere taşımak ve ispatlamaktır.
Gerek basın mensubu, gerekse sayın Valimiz ya da sayın Rektörümüz hukuk içinde kendi kozlarını paylaşsınlar. Hukuk bir gün hepimize lazım olur. Buna inanalım ve de kıymetini bilelim.
Sayın GÜNDÜZ, eminim rektörlük koltuğuna oturduğu günden beri belki de doğru dürüst bilimsel çalışma yapamadı, araştırmalara imza atamadı daha sı hizmet uğruna inanın kendisine zaman ayıramadı. Biliyorum çünkü sürekli Ankarada üniversitenin işlerini adeta bir evrak memuru gibi takip ediyor. O zaman bu çalışkan bilim insanına ve dürüst yöneticiye destek olalım, sadece moralini bozmayalım yeter. O da başka bir şey istemez zaten.
Zamanı etkili ve verimli kullanamayan toplumların hali ortada. Bilim çağında dedikodularla zaman harcamayalım lütfen. Bu ilde ve ülkede her bir kişilik saygıya değer, her bir yönetici ve basın mensubu takdire şayandır. Ama ne olursunuz kişisel kin ve nefretleri toplumsal olgu ve olaylara bulaştırmayınız.